Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim Kırkınca -Şirince-cennetin bir parçası olması gerekir
Demiş Çocukluğunun bir kısmını Şirince’de geçiren Yunanlı yazar Dido Sotiroyo “Benden Selam Söyle Anadolu” ya adlı yazıtında.
Dönem dönem, dağlara vuran kırk kişi tarafından kurulduğu rivayetine atfen, Kırkınca, Kırkıca, Kirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi isimlerle anılmış, Cumhuriyet'in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik'in talimatıyla ismi Şirince şeklinde resmileştirilmiştir.

1924 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi öncesinde 1800 haneli bir Rum köyüydü. Mübadele ile birlikte Rumların ayrılmasıyla (çoğu Katerini'nin Nea Efesos köyüne yerleşmiştir), Kavala'nın Müştiyan (Moustheni) ve Somokol (Domatia) köylerinden gelen mübadiller iskan edilmiştir. Köyün evvelce bağcılık, şarap üretimi ve zeytinciliğiğe dayalı olan ekonomisi, bir tütün bölgesinden gelen yeni sakinlerinin elinde bir süre sekteye uğramış, ancak son yıllarda artan turistik önemine paralel olarak, bu sektörler yeniden gelişmeye başlamıştır. Bağcılık ve zeytinciliğin yanısıra, şeftali, incir, elma, ceviz yetiştirilir. Turizmin gelişmesiyle, 1950'li yıllarda 2000-3000 civarında iken sonradan 700'e kadar düşen köy nüfusu, özellikle büyük şehirlerden gelen emeklilerin buraya yerleşmeleriyle, tekrar yükseliş eğilimi içine girmiştir. Köyde halen pek çok eski Rum evi pansiyon olarak hizmet vermektedir.
Şirince'de yetişen üzümlerden elde edilen değişik şarap türleri Türkiye çapında ün kazanmıştır. Aşağıda Şirinceden çeşitli fotoğraflar sunuyorum. Mutlaka gidip bir şişe meyveli şarap edinmeniz gereken hoş bir köy.
1 yorum:
Ne güzel yer burası. TV'de seyretmiştim. Görmek kısmet olmadı henüz.
Yorum Gönder